• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ali.gulhan.58
  • https://www.twitter.com/ali69gulhan
ali gulhan

FAİZ

FAİZ

  • Faiz yiyenler şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Böyle olması onların: ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerindendir. Halbu ki Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kimse Rabbinden bir öğüt gelir de, faizden vazgeçerse geçmişi onadır. Ve işi Allah’a aittir. Kim de faizciliğe dönerse, onlar ateş yaranıdırlar ve orada ebedi kalacaklardır.2/275
  • Ey iman edenler faizi kat kat olarak yemeyin. Allah’tan sakının. Umulur ki kurtulursunuz.3/130
  • Allah faizi yok eder, sadakaları artırır. Allah kâfirlerin hiç birini, çok günah işleyeni sevmez. 2/276
  • İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır. 30/39
  • Ey iman edenler, eğer Allah’a iman etmişseniz Allah’tan sakının ve faizden arta kalanı bırakın.2/278
  • Eğer böyle yapmaz (bırakmaz)sanız Allah’a ve Resülüne harp (açtığınızı) bilin. Eğer tövbe ederseniz ana sermayeniz sizindir.(böylece) haksızlık etmemiş ve de haksızlığa uğramamış olursunuz.2/279
  • Allah’a döndürüleceğiniz, sonra herkese kazancının tamamının verileceği ve kimsenin haksızlığa uğramayacağı o günden korkunuz.2/281
  • Yahudilerin zulmü ve Allah yolundan birçok kimseyi alı koymaları sebebiyle, onlara helal kılınan güzel ve temiz şeyleri haram kıldık. 4/160
  • Yasaklandığı halde faiz almaları ve batıl yollardan insanların mallarını yemeleri sebebi ile (de haram kıldık) kafirler için acıklı bir azap vardır.4/161
  • Dört zümre vardır ki, onları Cennete koymamak Allah Teala üzerine hak olmuştur: Alkollü içki içen, faiz yiyen, haksız yere yetim malı yiyen, anasına-babasına karşı gelen.H.
  • Kim selem (TİCARET) akti yaparsa, sakın fazla alma şartı koşmasın. Bir avuç saman bile olsa bu fazlalık ribadır.H.
  • MÜŞTERİ KIZIŞTIRAN, RİBA YEMİŞ HAİNDİR. BU İŞ, BATIL BİR ALDATMADIR, HELAL DEĞİLDİR.H.
  • Ribanın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını(manevi şahsiyetini) rencide etmektir.H.
  • Faiz ancak altında veya gümüşte yahut ölçü veya tartılan ya da yenilen veya içilen şeylerde cereyan eder.H.
  • Allah Tayyıbdir.  Ancak tayyıb(temiz) olanı kabul eder.H
  • Faizde, alan veren  müsavidir.H.
  • Allah indinde, günah olması bakımından, kişinin aldığı bir kuruş faiz, otuzaltı defa zina etmiş olmasından daha kötüdür. Halbuki faizin en kötüsü, müslüman bir kişinin namus ve haysiyetine dokunmaktır.H.
  • İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki o zamanda riba yemeyen kalmayacak. Öyle ki,(doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak.H.
  • FAİZCİLİK YAPANLARLA, ZEKAT VERMEYENLERİ CEHENNEM ATEŞİ İLE TEBŞİR ET.H.
  • Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Altın altınla peşin olmazsa ribâdır. Buğday buğdayla peşin satılmazsa ribâdır. Arpa arpayla peşin satılmazsa ribâdır. Kuru hurma kuru hurmayla peşin satılmazsa ribâdır."
  • Yukarıdaki metin Sahiheyn'in metnidir. Buhârî'nin bir rivayetinde, "verik (yani basılmış dirhem) verikle, altın altınla..." şeklinde gelmiştir.[1]
  • Bir rivayette  de şöyle gelmiştir: "Hz. Bilâl (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a (iyi cins bir hurma olan) bernî hurması getirmişti.
  • "Bu nereden?" diye sordu. Bilâl (radıyallahu anh):
  • "Bizde âdi hurma vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yemesi için ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek satın aldık", dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
  • "Eyvah! Bu ribânın ta kendisi, eyvah bu ribânın ta kendisi, sakın öyle yapma. Şayet iyi hurma satın almak istersen elindekini ayrıca sat. Sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al" dedi.[3]
  • Müslim'in bir diğer rivayeti şöyledir: "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla başbaşa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını taleb ederse ribâya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir."
  • Ebu'l-Minhâl anlatıyor: "Zeyd İbnu Erkam ve el-Berâ İbnu Âzib (radıyallahu anh)'e sarf'tan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum. İkisi de şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altının gümüş mukabilinde veresiye satılmasını yasakladı."[10]
  • Müslim'de gelen diğer bir rivayette Haneş es-San'ânî der ki: "Biz Fadâle ile bir gazvede berâberdik. Derken bana ve arkadaşlarıma ganimetten bir gerdanlık isabet etti. Gerdanlık altın, gümüş ve kıymetli taşlardan yapılmıştı. Ben bunu satın almak isteyerek, Fadâle'ye sordum. Bana şöyle cevap verdi: Bunun altınını ayır, bir kefeye koy. Kendi altınını da bir kefeye koy. Sonra sakın misli mislinden fazla birşey alma! Zîra ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ederse sakın misli mislinden fazla bir şey almasın."[13]
  • Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
  • "Ribâ veresiyededir" buyurdu.
  • Diğer bir rivayette: "Peşin alışverişlerde (cinsler farklı ise fazlalık sebebiyle) riba olmaz" buyurulmuştur.[22]
  • İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine gümüş alıyordum. Bazan da gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum. Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzederek hükmünü sordum. "O andaki (aynı meclisteki) kıymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."[24] Ebû Dâvud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "...O günün fiyatıyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranızda (henüz ödenmeyen) bir miktar olduğu halde birbirinizden ayrılmış olmayasınız."[25]
  • Ma'mer İbnu Abdillah İbni Nâfi (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kölesine, bir sâ buğday vererek pazara yollar ve:
  • "Bunu sat, parasıyla arpa satın al" der. Köle gider. Onu vererek bir sa'dan bir miktar fazla arpa satın alır. Köle dönünce, Ma'mer (radıyallahu anh) ona
  • "Niye böyle yaptın? Çabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zîra ben, Resûlullah (aleyhissalâtu denk olmalıdır." O zaman yiyeceğimiz arpa idi. Kendisine:
  • vesselâm)'ı işittim, şöyle diyordu: "Yiyecek, yiyecekle misli misline "Ama bu arpa onun misli değildir" dendi ise de:
  • "Ben arpanın buğdaya benzemesinden korkarım" cevabını verdi."[26]
  • Ebu Ayyaş'ın -ki ismi Zeyd'dir- anlattığına göre: "Sa'd İbnu Ebî Vakkas (radıyallahu anh)'a, beyaz buğday mukabilinde kabuksuz arpa satın almanın hükmünü sorar. Sa'd (radıyallahu anh) kendisine:
  • "Hangisi daha kıymetli? diye sorar. Zeyd:
  • "Beyaz buğday" der. Sa'd onu bu işten men eder ve der ki:
  • "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a kuru hurmayı tâze hurma mukabilinde satın alma hakkında sorulduğu zaman işitmiştim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu sorana:
  • "Tâze hurma kuruyunca ağırlığını kaybeder mi?" dedi. Adam
  • "evet" cevabını verince, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu bu işten men etmişti."[30]
  • Mücahid'in anlattığına göre, "İbnu Ömer (radıyallahu anh) bir miktar borç para aldı. Bunu sâhibine daha iyi bir şekilde ödedi. Borç veren adam:
  • "Bu verdiğimden efdaldir (fazladır)" diyerek almak istemedi. İbnu Ömer adama:
  • "Biliyorum, ancak içim bu şekilde rahat edecek" dedi.[13]
  • Salim (radıyallahu anh) anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anh)'e belli bir vâde ile bir başkasında alacağı bulunan adam, parasını daha çabuk alabilmek için bir kısmından vaz geçecek olsa? diye sordular. İbnu Ömer bunu hoş görmedi ve bu davranışı yasakladı."[15]
  •  Zeyd İbnu Eslem anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın terketmeyenler için harb etmeye izin verdiği ribâ, câhiliye devrinde iki şekilde cereyan ederdi:
  • 1- Bir kimsenin diğer bir kimsede, vâdeli bir alacağı bulunurdu. Vâde dolunca alacaklı: "Ödeyecek misin yoksa fâizlesin mi?" derdi. Borçlu öderse öbürü alırdı. Ödemezse, ölçeklenen, tartılan, ekilen veya sayılan çeşitten ise alacak katlanırdı.
  • 2- Yaşla ölçülen bir mal ise, daha üst mertebeye kaydırılır, vâde de uzatılırdı. İslâm gelince Cenab-ı Hakk şu âyeti indirdi:
  • "Ey iman edenler! Allah'tan sakının, inanmışsanız fâizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz" (Bakara: 2/278-279).[19]

 



1871 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın